14 Ekim 2020 Çarşamba

NETFLIX - THE HAUNTING OF BLY MANOR /DİZİ YORUMU

 


Bu dizi için yorup yapıp yapmamak arasında çok kalmıştım. Ama işte görüyorsunuz buradayım. Çok detaylı olmayan incelememiz başlasın o zaman.

 


Baştan söyleyeyim Hill House çok daha güzeldi. Onu neden çok sevdiğimi Bly Manor’ı izlerken daha iyi anladım. Belki bir aile trajedisi olduğu için belki de daha çok korkutucu öğe barındırdığı için bilmiyorum. Ama her haliyle çok daha iyi bir diziydi. Ama konumuz Hill House değil Bly Manor.

 


Dizi çok merak uyandırıcı bir şekilde başlıyor. Hill House’daki oyuncuları farklı karakterler olarak görmek diziyi daha da ilginç kılıyor. Sanki tekrar o diziye devam edeceklermiş gibi hissettim ilk bölümde. Dizinin ilk 2 bölümü için sıkıcı diyorlardı. Ama ben hiiiiiç öyle hissetmedim. Çok güzel, olması gerektiği gibiydi.

 


Victoria Pedretti yine ve yine çok güzeldi. Kadın Netflix’e Premium üye oldu gibi duruyor. Ama böyle devam etsin çünkü onu ekranda görmek çok güzel.



 En sinir olduğum şey ne biliyor musunuz? Hill House’da gördüğümüz hayaletlerin hep bi hikayesi vardı. O hikayelerin altı hep dolu doluydu. Bu dizide işte o yoktu ya. Öylesine ölmüş insanlar hayaletmiş. EEE? Hiç hiç sevmedim o kısmı o yüzden. Veya Göldeki Kadın’ın sırf önüne çıktı diye birilerini öldürmesini. Beni hiç etkilemedi o kısımlar. Gereksiz buldum. Daha doğrusu altı boş bir hikayeydi. Suçluluk duygusuyla görülen hayalleri gerçek hayaletler sandık, gereksizdi. Dani’nin ölen nişanlısının hikayesi daha iyi olabilirdi.

 


En güzel kısım 5. Bölümdü. İlk 40 dakikasında inanılmaz sıkıldım. Ama son 20 dakikada bana woooow dedirtti. Zaten imdb’de en yüksek puanı alan bölüm 5.  bölüm. Mrs. Grose’un ölümünü kabullenmediği için hala görülebilir olması veya bunu fark etmemesi. Duvarlarda sürekli çatlak görmesi…Bu ayrıntıları çok sevdim. 



Owen karakterini çok iyi yazmadıkları belliydi. Altı çok iyi doldurulamamıştı. Bazı ayrıntıları o kadar sevmedim ki… Mesela evi sürekli arayan amcaymış. ??? Çok kötüydü ya.



 Hill House’da aile hikayesi izlerken Bly Manor’da birbirini tanımadan bir araya gelen insanların aile olmasını izledik. Bunu güzel yansıttıklarını düşünüyorum. Ancak diziyle ilgili olarak bu bir korku dizisi değil aşk dizisi diyorlar. Çok dürüst bir şekilde söylüyorum ki hiçbiri değil. Hangi aşk? Saplantılı dengesiz olan mı? Yoksa Dani ve bahçıvan kızınki mi? Ben iki aşktan da hiç hoşlanmadım. Ya diziden beklentim inanılmaz fazlaydı o yüzden bana yetmedi bu verdikleri ya da cidden yeterli bir dizi değildi. Karakterlerin bir ara monoloğa girip uzun uzun konuşmaları beni sıktı. İlerleterek izledim bazı kısımları. Çünkü normal uzunlukta değillerdi. Karakterlerle bağ kurmamız için yapılmış bir seçim belli ama ben sevemedim.

 


Peter’ı yani Oliver Jackson-Cohen’i izlemeye doyamadım gerçekten. Ne güzel bir adamsın sen ya. O ne güzel bir aksan. Peter’ın karakterini tutarlı olmasından dolayı sevdim. Ama Miss Jessel ile yaşadıkları aşk çok bayağıydı. Bir özelliği olmayan sıradan bir aşk izledik. Sonunda kadın adamı ölüme götürdü. Biliyoruz bu hikayeleri.

 


Dizide en sevdiğim şey çocuk oyunculardı. Floraya bayıldım. Özellikle bir repliği var ki “PERFECTLY SPLENDID” harika harika harika. Kızın konuşma tarzı aşırı hoşuma gitti. Dizide genel olarak gergin havayı bu kızın davranışları veriyordu. oyuncak evin hikayesini daha çok dinlemek isterdim. yaptığı bebekler. her karakteri ve hayaleti oyuncak bebek yapması beni bi ufak germedi de değil yani.



Miles sen nesin öyle ya. Bu yaşta bu güzel oyunculuk nedir? Bayıldım. Eminim siz de Miles’ın içine arada Peter kaçtığını anlamışsınızdır. Bunu güzel bağladıklarını düşünüyorum. Sadece şu anı anı dolaşma olayını çok anlatmadılar ben de çok üstüne düşmedim ne yalan söyleyeyim. İzledim bitti gitti işte.

 


8. bölümde geçmişe gidip her şeyin en başını göstermeleri güzeldi. Hikaye orada tam olarak oturdu. Sadece bir kadının inatçılığıyla bu sınırlı alanı oluşturduğu fikri çok aklıma yatmadı. Şimdi diyeceksin ki “Gökçe hayaletlere inandın da kadının gücü mü sorun?” evet haklısın ama napayım işte.

 


Güzel bir detay olarak şunu ekleyebilirim, evde kaldıkça hayaletlerin yüzlerinin silinmesi… Çok iyi olay. Hiçbir şey hatırlamaları vs.

 


Şimdi gelelim eeeeeen sonuna. Dani Viola’yı içine davet etti. BEN. SEN. BİZ dedi. (Göz renklerinin değişmesini de çok sevdim.) 10 yıl mutlu mesut yaşadı sonra Viola tekrar geldi çattı. NEDEN? Bi sona bağlanmaya çalışılmış trajedi oluşturulmaya çalışılmış ama yok sevmedim. Zaten son bölüm çok sıkıcıydı. Bir de Dani ve Jamie aşkı beni hiiiiiiç etkilemedi. Asla yükselemedim onlara. O yüzden bu dizi bana aşk hikayesi anlatıyor gibi gelmedi. Belki de bu yüzden çok sevemedim. Yaptıkları dram da o yüzden hiç etkilemedi. Dani Göldeki Kadın oldu. Jamie yaşlandı vs. Flora ve Miles’ın geçmişi hiç hatırlamamış olması ilginçti. Dani’ye görüşelim demişti. Ama neden hiç görüşmediklerini anlamadım. En son sahne için tek bir sorum var. NEDEN BÜYÜK MILES İÇİN ÇOK ÇİRKİN BİR CAST SEÇTİNİZ? Güzelim mis gibi çocuk büyüyünce fena bir şey olmuş.

 


Karman çorman yorumum bu şekildeydi. Belli bir sırayla gidemedim kusura bakmayın. Diziyi nasıl sevmemişsem artık… Yine de imdb’de 8 verdim. (Hill House 9 J )

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder