Bu dizi için yorup yapıp yapmamak arasında çok kalmıştım. Ama işte
görüyorsunuz buradayım. Çok detaylı olmayan incelememiz başlasın o zaman.
Baştan söyleyeyim Hill House çok daha güzeldi. Onu neden çok
sevdiğimi Bly Manor’ı izlerken daha iyi anladım. Belki bir aile trajedisi
olduğu için belki de daha çok korkutucu öğe barındırdığı için bilmiyorum. Ama her
haliyle çok daha iyi bir diziydi. Ama konumuz Hill House değil Bly Manor.
Dizi çok merak uyandırıcı bir şekilde başlıyor. Hill House’daki
oyuncuları farklı karakterler olarak görmek diziyi daha da ilginç kılıyor. Sanki tekrar
o diziye devam edeceklermiş gibi hissettim ilk bölümde. Dizinin ilk 2 bölümü
için sıkıcı diyorlardı. Ama ben hiiiiiç öyle hissetmedim. Çok güzel, olması
gerektiği gibiydi.
Victoria Pedretti yine ve yine çok güzeldi. Kadın Netflix’e Premium üye oldu gibi duruyor. Ama böyle devam etsin çünkü onu ekranda görmek çok güzel.
En sinir
olduğum şey ne biliyor musunuz? Hill House’da gördüğümüz hayaletlerin hep bi
hikayesi vardı. O hikayelerin altı hep dolu doluydu. Bu dizide işte o yoktu ya.
Öylesine ölmüş insanlar hayaletmiş. EEE? Hiç hiç sevmedim o kısmı o yüzden. Veya
Göldeki Kadın’ın sırf önüne çıktı diye birilerini öldürmesini. Beni hiç
etkilemedi o kısımlar. Gereksiz buldum. Daha doğrusu altı boş bir hikayeydi. Suçluluk
duygusuyla görülen hayalleri gerçek hayaletler sandık, gereksizdi. Dani’nin
ölen nişanlısının hikayesi daha iyi olabilirdi.
En güzel kısım 5. Bölümdü. İlk 40 dakikasında inanılmaz sıkıldım. Ama son 20 dakikada bana woooow dedirtti. Zaten imdb’de en yüksek puanı alan bölüm 5. bölüm. Mrs. Grose’un ölümünü kabullenmediği için hala görülebilir olması veya bunu fark etmemesi. Duvarlarda sürekli çatlak görmesi…Bu ayrıntıları çok sevdim.
Owen karakterini çok iyi yazmadıkları belliydi. Altı çok
iyi doldurulamamıştı. Bazı ayrıntıları o kadar sevmedim ki… Mesela evi sürekli
arayan amcaymış. ??? Çok kötüydü ya.
Hill House’da aile
hikayesi izlerken Bly Manor’da birbirini tanımadan bir araya gelen insanların
aile olmasını izledik. Bunu güzel yansıttıklarını düşünüyorum. Ancak diziyle
ilgili olarak bu bir korku dizisi değil aşk dizisi diyorlar. Çok dürüst bir
şekilde söylüyorum ki hiçbiri değil. Hangi aşk? Saplantılı dengesiz olan mı? Yoksa
Dani ve bahçıvan kızınki mi? Ben iki aşktan da hiç hoşlanmadım. Ya diziden beklentim
inanılmaz fazlaydı o yüzden bana yetmedi bu verdikleri ya da cidden yeterli bir
dizi değildi. Karakterlerin bir ara monoloğa girip uzun uzun konuşmaları beni
sıktı. İlerleterek izledim bazı kısımları. Çünkü normal uzunlukta değillerdi. Karakterlerle
bağ kurmamız için yapılmış bir seçim belli ama ben sevemedim.
Peter’ı yani Oliver Jackson-Cohen’i izlemeye doyamadım
gerçekten. Ne güzel bir adamsın sen ya. O ne güzel bir aksan. Peter’ın
karakterini tutarlı olmasından dolayı sevdim. Ama Miss Jessel ile yaşadıkları
aşk çok bayağıydı. Bir özelliği olmayan sıradan bir aşk izledik. Sonunda kadın
adamı ölüme götürdü. Biliyoruz bu hikayeleri.
Dizide en sevdiğim şey çocuk oyunculardı. Floraya bayıldım. Özellikle
bir repliği var ki “PERFECTLY SPLENDID” harika harika harika. Kızın konuşma
tarzı aşırı hoşuma gitti. Dizide genel olarak gergin havayı bu kızın davranışları veriyordu. oyuncak evin hikayesini daha çok dinlemek isterdim. yaptığı bebekler. her karakteri ve hayaleti oyuncak bebek yapması beni bi ufak germedi de değil yani.
Miles sen nesin öyle ya. Bu yaşta bu güzel oyunculuk nedir? Bayıldım. Eminim siz de Miles’ın içine arada Peter kaçtığını anlamışsınızdır. Bunu güzel bağladıklarını düşünüyorum. Sadece şu anı anı dolaşma olayını çok anlatmadılar ben de çok üstüne düşmedim ne yalan söyleyeyim. İzledim bitti gitti işte.
8. bölümde geçmişe gidip her şeyin en başını göstermeleri
güzeldi. Hikaye orada tam olarak oturdu. Sadece bir kadının inatçılığıyla bu
sınırlı alanı oluşturduğu fikri çok aklıma yatmadı. Şimdi diyeceksin ki “Gökçe
hayaletlere inandın da kadının gücü mü sorun?” evet haklısın ama napayım işte.
Güzel bir detay olarak şunu ekleyebilirim, evde kaldıkça
hayaletlerin yüzlerinin silinmesi… Çok iyi olay. Hiçbir şey hatırlamaları vs.
Şimdi gelelim eeeeeen sonuna. Dani Viola’yı içine davet etti.
BEN. SEN. BİZ dedi. (Göz renklerinin değişmesini de çok sevdim.) 10 yıl mutlu
mesut yaşadı sonra Viola tekrar geldi çattı. NEDEN? Bi sona bağlanmaya
çalışılmış trajedi oluşturulmaya çalışılmış ama yok sevmedim. Zaten son bölüm
çok sıkıcıydı. Bir de Dani ve Jamie aşkı beni hiiiiiiç etkilemedi. Asla yükselemedim
onlara. O yüzden bu dizi bana aşk hikayesi anlatıyor gibi gelmedi. Belki de bu
yüzden çok sevemedim. Yaptıkları dram da o yüzden hiç etkilemedi. Dani Göldeki
Kadın oldu. Jamie yaşlandı vs. Flora ve Miles’ın geçmişi hiç hatırlamamış
olması ilginçti. Dani’ye görüşelim demişti. Ama neden hiç görüşmediklerini
anlamadım. En son sahne için tek bir sorum var. NEDEN BÜYÜK MILES İÇİN ÇOK
ÇİRKİN BİR CAST SEÇTİNİZ? Güzelim mis gibi çocuk büyüyünce fena bir şey olmuş.
Karman çorman yorumum bu şekildeydi. Belli bir sırayla
gidemedim kusura bakmayın. Diziyi nasıl sevmemişsem artık… Yine de imdb’de 8
verdim. (Hill House 9 J )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder