Tam da taze taze diziyi bitirmişken hemen yorumlamak istedim. FATMA. Temposuyla asla sıkmayan bir yapımdı. Ben izlerken kafamda Bir Başkadır’la kıyasladım. Ve o diziyi hiç sevmemiştim. Fragmanını ilk izlediğimde Fatma için de aynısını düşünmüştüm fakat beni şaşırttı. Hikayesini çok sevdim. Karakter gelişimini yerinde buldum. Oyunculuklara diyecek lafım yok. Burcu Biricik döktürmüş. Birbirinden değerli oyuncular görüyoruz dizinin her bir farklı bölümünde.
Fatma küçükken cinsel istismara uğramış ve bunun üzerinde
bıraktığı etkiyi tahmin edersiniz ki atamamış. Köyden birisiyle evlenmiş ve bir
çocuğu olmuş. Çocuğu Oğuz otizimli bir çocuk ve buna bir şifa bulmak istediği
için ısrarı üzerine İstanbul’a taşınıyorlar. Oradaki İsmail’i ilk başta
Zafer’in abisi sandım. Adamdan iğrenme geliyor adını anınca bile. İstanbul’da
İsmail ve karısı Kadriye’nin evinin bahçesine ev yapıyorlar. Derme çatma
kömürlük gibi bir ev. Zafer de pis işlere bulaşıyor ve patronu Bayram’ın isteği
üzerine bir başkasının yerine hapse giriyor. Bir başına kalan Fatma canı ciğeri
oğluyla beraber gündeliğe gidiyor.
Ha bu arada Fatma’nın bir kız kardeşi var ismi Emine. Yeni
adıyla Mine. Emine ve Fatma yıllardır ne görüşüyor ne konuşuyor. Anladığım
kadarıyla Fatma küçükken ahırda tecavüze uğradığı sırada kardeşi bu olanları
görmüş. Daha sonra hiç konuşmamışlar. Fatma pazarda Zafer’e görüp de
konuşmayanda suç’ derken Emine’yi kastetti diye anladım.
Bir gün Fatma kardeşinden oğlu Oğuz’a bakmasını istiyor
fakat Emine kabul etmiyor. O gün sokakta yürürken Oğuz karşı kaldırıma geçmek
istiyor ve olan oluyor. Araba çarpıyor. Ki aslında son bölümde gördüğümüze
göreyse Fatma telefonla konuşurken fark etmeden oğlunu itiyor. Oğluna çarpan
kişinin tabii ki zengin bir ailesi ve onların da holdingi var. Bir şekilde
paçayı sıyırıp dosyayı kapatıyorlar. Zafer gereksizine de kan parası teklif
ediyorlar. E adam da kabul ediyor. Zaten hiç oğlunu sevmemiş bir biyolojik
babaymış.
Biz Fatma’nın Zafer’i aramasını izliyoruz aslında. Zafer
hapisteyken oğlunun öldüğünü öğrenemez onu buna söylemeliyim diye oradan oraya
koşturan bir Fatma var. Adam çoktan hapisten çıkmış, kayıplara karışmış, parayı
alıp yemiş. Fatma’da kocasını ararken
onun patronu Bayram’dan gidip iş istiyor ve çeşitli işlerde part-time olarak
çalışmaya başlıyor. Bir gün Bayram’ın açık duran kasasından onun silahını
alıyor ve işler buradan sonra kopuyor. İzlerken benim aklıma alakasız gelen şey
neydi biliyor musunuz? Hani Game of Thrones’da sürekli ana karakterler her
bölüm ölüyordu ya. Bu da mı öldü? Yine mi biri ölüyor falan diyorduk. İşte tam
olarak o tadı aldım ben bu diziden. Fatma deneyimsiz, saf bir insanken bir anda
seri bir katile dönüşüyor.
Aslında bir yandan da birisine zarar vermenin ne kadar kolay
olduğunu ve tamamen normal gözüken bir insanın nasıl polisleri dört
döndürdüğünü görüyoruz. Ay ama polisler de kör gibiydi gerçekten. Benzinlik
sahnesinde karısına şiddet uygulayan bir adam var gözüküyor yanında ve polis
ikisinin de kimliğine bakmadan yolcu ediyor. Saçma. Eve cenaze için geldiğinde
polise kollarını uzatıyor, polis geçip gidiyor. Bilmiyorum pek sağlam değildi
polislerin alt hikayesi bence. Ayrıca yıl olmuş kaç her yerde kameralar var yine de kadını kimse fark etmiyor. (Küçücük bir çocuğun aksine.)
En son sahnede Fatma’nın çocuğunu ittiğini fark etmesiyle
sarsıldığını gördük ve intihar etmeye kalktı. İntiharında başarılı oldu mu
olmadı mı bilmiyorum. Batman vs Superman’in sonunda hani Superman ölüyordu ve
en son tabutundaki toprak titriyordu ya ona benzettim. Fatma’nın 2. Sezonu
olacak mı göreceğiz. Olursa kesin izlerim ama bence tek sezon da yeterli olur.
Polis memurunun Fatma’ya sorduğu bir soru vardı. “Ne işin
var senin bu adamla?” diye “Temizlik” cevabı veriyor ya hani çok hoşuma gitti
ve güldürdü beni. Bu arada önermeden geçersem hatrım kalır. Paul Cleave’in
Temizlikçi adında bir romanı var. Bu kitapta bir polis merkezinde temizlikçi
olarak çalışan bir adamın hikayesini okuyoruz. Kesinlikle bakmanızı tavsiye
ederim.