4 Mart 2022 Cuma

THE BATMAN (2022) - Dramatik bir Batman ama sevdik!

 


The Batman uzun zamandır merakla beklediğim filmlerdendi.

İlk olarak şunu söyleyebilirim ki diğer izlediğimiz Batman filmlerinden bir hayli farklı bir film izliyoruz. Robert Pattinson’ın role bu kadar yakışacağını aslında tahmin etmiyordum. Fragmanlardan yakıştığını düşünmüştük tabii ki ama filmde izlemek gerçekten bambaşkaydı.



Filmde Bruce Wayne’in küçüklüğünü bu sefer görmüyoruz. Hani her hikayede gördüğümüz ailesinin öldürülüş hikayesini ve o inci kolyenin etrafa saçılışını. Pek de profesyonel olmayan bir daha genç bir Batman var karşımızda. Batman’in yalnızlığının güzel işlendiğini düşünüyorum. Ancak diğer filmlerde çok sevdiğim Alfred karakterine bu bu filmde maalesef ısınamadığımı söylemeliyim. Bunun sebebi ya  Andy Serkis’i pek fazla görememem ya da gözümün tatlış Michael Caine’i aramasındandı. Andy Serkis’i de oyuncu olarak çok yetenekli bulduğumu belirtmeliyim sorun oyuncudan kaynaklı değil 😊 Kendisini biliyorsunuz LOTR serisinden Gollum, Maymunlar Cehennemi serisinin Cesar’ı olarak ve Marvel’ın Black Panter ve Yenilmez filmlerinden Ullyses Klaue olarak tanıyorsunuz zaten.



Film 2 saat 55 dakikaydı. Ama inanın hiç sıkılmadan izliyorsunuz. Genel olarak izlerken dizi olaymış da olurmuş diye düşündüm. Çünkü bir yerde aslında Dedektif Batman izliyoruz. Riddler (Bilmececi) lakaplı bir seri katilin Batman’e bıraktığı bilmecelerle geçen, Gotham’ın karanlık yüzünü hatta tüm karanlık benliğini keşfettiğimiz, Penguen(Oz) gibi karakterleri keyifle izlediğimiz mükemmel bir film olmuş. İnsanların kötülüklerini, en karanlık taraflarını, adaletin asla olmadığını, şehrin mafya liderlerinin insafına kalmış olduğunu ve aslında intikam için bu yola çıkan Bruce’un KİM için bunu yaptığını sorguladığını görüyoruz.

Şimdi izninizle biraz spoilerlı konuşacağım. Filmi hemen gidin izleyin lütfen seveceğinize eminim.

 


Bruce’un ailesinin başına gelen olayı çözmeye çalıştığında büründüğü hal o kadar naif o kadar yalnız küçük bir çocuk gibiydi ki… Babasının yaptığı şeyi çok çabuk geçiştirdiklerini ve bunun üzerine öylesine bir hikaye yazdıklarını düşündüm açıkçası. Olan olmuş gibi geçiştirildi Bruce’un o anları bence. Çizgi roman okuyanlar belki biliyordur bu hikayeyi ancak Martha’nın (uğruna ismiyle koskoca Henry ve Ben’in savaşını durduran o kadının) bu şekilde bir geçmişi olduğunu bilmiyordum. Ayrıca Alfred ne derse desin bence Thomas Wayne başkanlık seçimini etkileyeceği için Falcone’dan yardım istedi.




Falcone’a gelecek olursak kendisinin Selina’nın babası olduğunu duyuyoruz ama adamın bunu bildiğini düşünmüştüm ben. Selina son sahnelerinde baba deyince adam niye bir şaşırdı anlayamadım. Zoe’ye bayıldım. Robert ile çok yakıştıklarını düşünüyorum. Filme gitmeden önce bu çifte ısınacağımı pek sanmıyordum ama beni şaşırttılar. Aralarında bir kimya vardı. Ancak son sahnede veda etmemeleri beni bir tık üzdü.



Cast listesine bakarken gördüğüm beni şok eden bir detayda filmde Colin Farell’in de olmasıydı. Kim olarak peki? PENGUEN!!! Nasıl yani arkadaşlar?! Penguen’i aşırı aşırı sevdim demek ki sebebi canlandıranın Colin olmasındanmış. Filmde çok fazla aksiyon görmüyoruz maalesef. Olaylar biraz daha yalın anlatılıyor gibi. Araba kaçış sahnesi çok keyifliydi. Özellikle Penguen’in aracı ters dönmüşken Batman’in oraya doğru yürümesi <3

Marvel filmlerine düşkün olduğum çok açık bir gerçektir. Marvel sinematik evreninde gördüğümüz eğlenceli, neşeli, komik süper kahramanlara o kadar alışmışım ki The Batman’i izlerken en az 4-5 yerde tam Marvellık şakalar geldi aklıma. Hadi bir tepki versin!! gibi oldum. Ama The Batman gerçekten karanlık bir film. Aslında Bruce Wayne karanlık ve neşesiz birisi. Tepkisiz, düz, sabit. Filmin en sonunda yaralılara yardım ederken helikoptere gitmesi için yardım ettiği kadının elini tutması bence büyük bir olaydı. Beni üzen bir olay ise Batman’i Bruce olarak çok çok çok az görmemizdi. Robert’i daha çok maskesiz görmeyi isterdim.

Filmin müzikleri EFSANEYDİ arkadaşlar. Hele ki hepimizin bildiği ve fragmanlarda da duyduğumuz Nirvana-Someting in the way şarkısı… Ancak bu kadar Batman şarkısı olabilirdi.

 


Ek olarak Riddler denen psikopatın hedeflerinden biri olan savcının boynunda bir patlayıcı varken ve hala kaçması için min 5-10 saniyesi olan Batman’in orada öyle dikilmesini saçma buldum. Ayrıca arkadaşlar Gotham o kadar rezil bir haldeki gerçekten bu şehir nasıl düzelecek? İzlerken derdim buydu resmen Bu şehri nasıl adaletli bir yer haline getirecekler böyle bir şey mümkün mü?

Gordon ve Batman’in Riddler’ın ipucusu için gittikleri bir evde damla bağımlılarını görmeleri bana Arcane’deki “ışıltı” bağımlılarını hatırlattı. Peki Penguen’i penguen gibi yürütmeleri detayı çok tatlı ve komik değil miydi?

 

DC’nin artık bahtının açılmasını istiyorum gerçekten. Bizlere kaliteli filmler versinler. Joker ve The Batman bunu güzel başlattı. Umalım ki devamı da aynı derecede dramatik, karanlık, kararlı ve başarılı olsun.


 

Bu güzel şarkıyı buraya da bırakıyorum :) Keyifli dinlemeler :)